Obezite Cerrahisi
Obezite cerrahisi, ilaç, egzersiz ve diyetle kilo vermeye çalışan ancak bu yöntemlerde başarılı olamayan bireyler için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu cerrahi müdahaleler, vücut kitle indeksi (VKİ) 40-50 üzerinde olan hastalar için genellikle son çare olarak kabul edilir. Ancak, obezite cerrahisi yalnızca kilo kaybı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda fazla kiloya bağlı gelişen çeşitli sağlık sorunlarının da çözümüne katkıda bulunur.
Obezite Cerrahisi Kimler İçin Uygundur?
Obezite cerrahisi, vücut kitle indeksi (VKİ) 40-50 üzerinde olan bireyler için uygundur. Ancak, bu ameliyatlara başvurmadan önce bireylerin kilo vermek için diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi gibi yöntemleri denemiş olması gerekir. Cerrahi müdahale, sadece kiloyu kontrol altına almak için değil, aynı zamanda obeziteye bağlı olarak gelişen çeşitli sağlık sorunlarını da tedavi etmek için tercih edilmektedir. Bu sağlık sorunları arasında şeker hastalığı (diyabet), trigliserit yüksekliği, uyku apnesi, kalp hastalığı ve karaciğer yağlanması gibi ciddi durumlar bulunmaktadır.
Obezite Cerrahisi Türleri
Obezite cerrahisi, bireyin sağlık durumuna ve ihtiyaçlarına göre çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilir. İşte en yaygın obezite cerrahisi türleri:
- Mide Balonu:
Mide balonu, endoskopik olarak mideye yerleştirilen ve mide hacmini azaltarak tokluk hissi veren bir balondur. Bu yöntem, ameliyatsız kilo kaybı sağlamak isteyenler için geçici bir çözüm olarak kullanılır. - Mide Botoksu:
Mide botoksu, mide kaslarına botulinum toksin enjekte edilerek midenin kasılma hızını yavaşlatan ve tokluk hissini artıran bir işlemdir. Bu yöntem, cerrahi olmayan kilo verme seçeneklerinden biridir. - Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi):
Tüp mide ameliyatı, midenin büyük bir kısmının cerrahi olarak çıkarılmasıyla mide hacminin küçültüldüğü bir operasyondur. Bu sayede, bireyler daha az yiyecek tüketerek kilo verirler. - Gastrik Bypass:
Gastrik bypass, midenin bir kısmının bypass edilerek yiyeceklerin doğrudan ince bağırsağa iletilmesi sağlanır. Bu yöntem, hem mide hacmini küçültür hem de yiyeceklerin emilimini azaltır. - Duodenal Switch:
Duodenal switch, hem mide hacminin küçültülmesini hem de bağırsakların yeniden düzenlenmesini içeren karmaşık bir operasyondur. Bu yöntem, genellikle ciddi obezite durumlarında kullanılır ve oldukça etkili sonuçlar verir. - Mini Gastrik Bypass:
Mini gastrik bypass, standart gastrik bypass prosedürüne benzer bir tekniktir ancak daha az invazivdir ve operasyon süresi kısadır. Bu yöntem, hem mide hacmini küçültür hem de gıdaların emilimini azaltır.
Sonuç
Obezite cerrahisi, ciddi kilo verme sorunları yaşayan bireyler için etkili bir tedavi yöntemi sunar. Ancak, bu cerrahi müdahalelerden önce bireylerin diğer kilo verme yöntemlerini denemiş ve kilo kaybı konusunda çaba sarf etmiş olmaları önemlidir. Obezite cerrahisi, yalnızca kilo vermeye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda obeziteye bağlı gelişen sağlık sorunlarını da hafifletir, bu da genel yaşam kalitesini artırır.
Duodenal Switch
Duodenal Switch (Biliopankreatik Diversiyonlu Duodenal Switch)
Duodenal switch ameliyatı, obezite cerrahisi kapsamında uzun yıllardır güvenle uygulanan bir yöntemdir. Biliopankreatik diversiyonlu duodenal switch olarak da bilinen bu operasyon, hem kilo kaybı sağlamak hem de metabolik sorunları çözmek amacıyla gerçekleştirilir. Gastrik bypass gibi benzer özelliklere sahip olan bu işlem, hem gıda alımını kısıtlayarak hem de emilimi azaltarak etkili sonuçlar verir.
Duodenal Switch Nasıl Yapılır?
Duodenal switch ameliyatı, iki aşamalı bir cerrahi prosedürle gerçekleştirilir:
- İlk Aşama - Tüp Mide Ameliyatı:
İlk aşamada, tüp mide ameliyatında olduğu gibi, midenin yaklaşık %85'lik bir kısmı cerrahi olarak çıkarılır. Bu işlem sonucunda mide, ince bir tüp şeklinde kalır ve bu da gıdaların vücuda girmesini büyük ölçüde kısıtlar. - İkinci Aşama - Bağırsakların Kısaltılması:
İkinci aşamada, midenin çıkışında bulunan pylor isimli kas tabakasının ilerisinde yer alan on iki parmak bağırsağı (duodenum) kesilir. Ardından, mide çıkışı ile ince bağırsakların birleşiminden itibaren geriye toplam 250 cm mesafede ince bağırsak bırakılır. Bu, gıdaların emilim sürecini kısaltarak yağların ve kalorinin vücut tarafından emilimini büyük ölçüde azaltır.
Duodenal Switch Operasyonu Sonrası
Duodenal switch ameliyatı, obezite cerrahisi içinde en fazla tercih edilen yöntemlerden biridir. Bu operasyon, yüksek oranda kilo kaybı sağlar ve hastaların genellikle 9 ay içinde fazla kilolarının %80-90'ından kurtulmalarına yardımcı olur. Ayrıca, Tip 2 diyabet gibi obeziteye bağlı gelişen metabolik hastalıkların tedavisinde de oldukça etkilidir. Uyku apnesi, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi diğer sağlık sorunları da bu operasyon sayesinde önemli ölçüde iyileşir.
Ancak, bu operasyonun bir yan etkisi olarak sık ve kötü kokulu ishal görülebilir. Bu durum, bağırsakların bu yeni sürece adapte olma çabasıyla ilişkilidir.
Duodenal Switch Herkes İçin Uygun mu?
Duodenal switch ameliyatı, vücut kitle indeksi 50'nin üzerinde olan ve kontrolsüz diyabet gibi ciddi sağlık sorunları bulunan bireyler için uygundur. Ancak, Crohn hastalığı, vitamin ve mineral eksikliği olanlar, kortizon kullananlar veya irritabl bağırsak sendromu yaşayan kişiler için bu operasyon uygun olmayabilir.
Bu ameliyat, kilo kaybı ve metabolik sağlık sorunlarının çözümünde etkili bir yöntemdir, ancak her hastanın durumu bireysel olarak değerlendirilmelidir.
Metabolik Cerrahi
Metabolik Cerrahi
Metabolik cerrahi, obezite ve obeziteye bağlı olarak gelişen metabolik hastalıkların tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemlerin genel adıdır. Bu tür cerrahiler, sadece kilo kaybını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve uyku apnesi gibi metabolik sorunları da tedavi eder. Metabolik cerrahi, genellikle diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi gibi yöntemlerle başarılı olamayan bireyler için uygulanır.
Metabolik Cerrahi Nedir?
Metabolik cerrahi, obezite cerrahisinin bir alt dalı olarak kabul edilir ve özellikle Tip 2 diyabet gibi metabolik bozuklukları tedavi etmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu cerrahi yöntemler, bağırsakların yeniden düzenlenmesi ve mide hacminin küçültülmesi ile kilo kaybı ve kan şekeri kontrolü sağlar. Metabolik cerrahi, obeziteye bağlı metabolik hastalıkların yanı sıra, fazla kilolu ancak obez olmayan ve Tip 2 diyabet kontrolünde zorluk yaşayan hastalar için de etkili bir tedavi seçeneği olabilir.
Metabolik Cerrahinin Türleri
Metabolik cerrahi, farklı yöntemlerle uygulanabilir. Bu yöntemlerin hepsi, kilo kaybı sağlamak ve metabolik hastalıkları tedavi etmek amacıyla mide ve bağırsakların yeniden yapılandırılmasını içerir:
- Gastrik Bypass:
Bu yöntem, midenin bir kısmını bypass ederek yiyeceklerin doğrudan ince bağırsağa geçmesini sağlar. Hem mide hacmi küçülür hem de yiyeceklerin emilimi azalır, bu da kilo kaybı ve kan şekeri kontrolü sağlar. - Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi):
Tüp mide ameliyatında, midenin büyük bir kısmı çıkarılarak ince, tüp şeklinde bir mide bırakılır. Bu işlem, yiyecek alımını azaltarak kilo kaybını sağlar ve Tip 2 diyabetin kontrolüne yardımcı olur. - Duodenal Switch:
Duodenal switch, tüp mide ve bağırsakların yeniden düzenlenmesi işlemlerini birleştirir. Bu yöntem, kalori ve yağ emilimini önemli ölçüde azaltır ve güçlü bir metabolik etki sağlar. - Mini Gastrik Bypass:
Mini gastrik bypass, daha kısa sürede gerçekleştirilen ve klasik gastrik bypassa benzer bir etkiye sahip olan bir yöntemdir. Bu operasyon, mide hacmini küçültür ve emilimi azaltarak kilo kaybı ve metabolik hastalıkların kontrolüne yardımcı olur.
Metabolik Cerrahinin Faydaları
Metabolik cerrahi, sadece kilo vermeyi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda metabolik hastalıkların tedavisinde de önemli faydalar sunar:
- Tip 2 Diyabetin Kontrolü:
Metabolik cerrahi, Tip 2 diyabetin kontrolünde çok etkilidir. Kan şekeri düzeylerini düşürür ve birçok hastada diyabet ilaçlarına olan ihtiyacı azaltır veya tamamen ortadan kaldırır. - Kan Basıncı ve Kolesterol Seviyelerinin Düşürülmesi:
Yüksek tansiyon ve kolesterol seviyeleri, metabolik cerrahi sonrası genellikle normale döner, bu da kalp hastalığı riskini azaltır. - Uyku Apnesinin İyileştirilmesi:
Kilo kaybı, obeziteye bağlı uyku apnesi gibi solunum problemlerini de büyük ölçüde iyileştirir. - Genel Yaşam Kalitesinin Artması:
Metabolik cerrahi sonrası, hastaların enerji seviyeleri yükselir, hareket kabiliyeti artar ve genel yaşam kalitesi önemli ölçüde iyileşir.
Metabolik Cerrahi Kimler İçin Uygundur?
Metabolik cerrahi, vücut kitle indeksi (VKİ) 35'in üzerinde olan ve obeziteye bağlı metabolik hastalıklardan muzdarip olan bireyler için uygundur. Ayrıca, Tip 2 diyabet kontrolünde zorluk yaşayan ve diğer tedavi yöntemleriyle sonuç alamayan hastalar da bu cerrahiden fayda görebilir. Ancak, her hasta bireysel olarak değerlendirilmelidir ve cerrahi müdahale öncesinde kapsamlı bir tıbbi değerlendirme yapılmalıdır.
Mide By-Pass Ameliyatı (Gastrik By-Pass)
Mide By-Pass Ameliyatı (Gastrik By-Pass)
Mide by-pass ameliyatı, laparoskopik gastrik by-pass olarak da bilinen, obezite tedavisinde sıkça uygulanan cerrahi bir yöntemdir. Bu operasyon, midenin hacmini küçültürken, besinlerin emilimini ince bağırsaklardan geçecek şekilde düzenler. Bu sayede, hem kilo kaybı sağlanır hem de yüksek kalorili yiyeceklerin vücut tarafından emilimi azaltılır.
Mide By-Pass Ameliyatı Nedir?
Gastrik by-pass ameliyatında, midenin başlangıcında yer alan küçük bir kısmı (yaklaşık 30-50 cc) kalacak şekilde midenin büyük bölümü alınır. Ardından, ince bağırsakların bir kısmı mideye bağlanır. Bu cerrahi müdahale, hastaların çok daha küçük porsiyonlarla doymasını sağlar ve yüksek kalorili yiyeceklerin büyük bir kısmının emilimini engeller. Bu durum, hastaların kilo vermesini ve obeziteye bağlı sağlık sorunlarının azalmasını sağlar.
Mide By-Pass Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Mide by-pass ameliyatı genellikle laparoskopik yöntemle gerçekleştirilir ve son yıllarda robotik cerrahi de tercih edilmektedir. Operasyon, yaklaşık 1 cm çapında 4-6 delik aracılığıyla yapılır. Bu yöntem, tüp mide ameliyatına benzer ancak mide by-pass ameliyatında midenin yaklaşık %95’i bypass edilir, yani gıda alımında devre dışı bırakılır. Mide ikiye ayrılır ve ince bağırsakların bir kısmı doğrudan bu yeni mide poşuna bağlanır. Bu sayede, tüketilen gıdaların önemli bir kısmı 12 parmak bağırsağından geçmeden ince bağırsaklara ulaşır, böylece emilim azalır ve daha az gıda ile doygunluk sağlanır.
Gastrik By-Pass Ameliyatı Sonrası
Ameliyat sonrasında hastalar genellikle 5-6 gün hastanede takip edilir. Taburcu olduktan sonra ise diyetisyen kontrolünde bir beslenme planı uygulanır. İlk yıl boyunca, obezite cerrahisi sonrası hastalar psikiyatri, endokrinoloji ve diyetisyen uzmanları tarafından düzenli olarak izlenir. Bu multidisipliner takip, ameliyat sonrası kilo kaybının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine yardımcı olur.
Gastrik By-Pass Tipleri
Gastrik by-pass ameliyatının farklı tipleri mevcuttur ve en yaygın olarak kullanılanlar şunlardır:
- Roux-en-Y Gastrik By-Pass:
Bu tip ameliyat sırasında mide, 25-30 cc’lik bir hacim kalacak şekilde ikiye ayrılır. Küçük mide poşu vücutta kalırken, büyük mide kısmı işlevsiz hale getirilir ve ince bağırsaklar bu küçük mide poşuna bağlanır. - Mini Gastrik By-Pass:
Mini gastrik by-pass, midenin tüp şeklinde yeniden yapılandırılmasını sağlar. Ardından, ince bağırsak segmenti yaklaşık 200 cm mesafeden oluşturularak mide poşu ile birleştirilir. Bu yöntem, daha az invaziv olması ve daha kısa sürede tamamlanması nedeniyle tercih edilir.
Sonuç
Mide by-pass ameliyatı, obezite tedavisinde etkili bir cerrahi yöntem olup, hastaların kilo kaybı sağlarken, obeziteye bağlı sağlık sorunlarından kurtulmasına da yardımcı olur. Ameliyat sonrası süreçte disiplinli bir beslenme planı ve uzman takibi, uzun vadeli başarı için kritik öneme sahiptir.
Tüp Mide Operasyonu (Sleeve Gastrektomi)
Tüp Mide Operasyonu (Sleeve Gastrektomi)
Tüp mide operasyonu, tıbbi adıyla sleeve gastrektomi, mide küçültme amacıyla gerçekleştirilen bir cerrahi prosedürdür. Günümüzde obezite cerrahisinde en yaygın kullanılan yöntemlerden biri olan tüp mide operasyonunda, midenin yaklaşık %80'i alınarak, geriye kalan %20'lik kısmı tüp şeklinde bırakılır. Bu şekil nedeniyle operasyon "tüp mide" olarak adlandırılır. Bu işlem aynı zamanda kapalı (laparoskopik) cerrahi olarak da bilinmektedir.
Tüp Mide Operasyonu Nasıl Yapılır?
Tüp mide operasyonu, laparoskopik yani kapalı cerrahi yöntemle gerçekleştirilir. Geleneksel açık ameliyatlarda olduğu gibi 10 cm'lik kesikler yerine, karın bölgesine 0.5 cm'lik birkaç delik açılır. Bu deliklerden midenin büyük bir kısmı çıkarılır. Operasyon sırasında, yüksek çözünürlüklü bir kamera karın içine yerleştirilir ve cerrah bu görüntüyü monitörden takip ederek işlemi gerçekleştirir. Genel anestezi altında yapılan bu ameliyat, hastaya minimal ağrı verir ve hızlı bir iyileşme süreci sunar.
Operasyonun son aşamasında, dikiş hattındaki kanamaların kontrolü büyük önem taşır. Kanama kontrolü yapıldıktan sonra ameliyat sırasında yerleştirilen tüpler çıkarılır ve fazla kanın atılması için drenaj sistemi yerleştirilir.
Tüp Mide Ameliyatının Avantajları
Tüp mide operasyonu, hastalara birçok avantaj sunar:
- Mide Hacminin Azalması:
Mide hacmi küçüldüğü için hastalar daha az gıda tüketerek daha hızlı doygunluk hissi yaşar. Bu da kilo verme sürecini hızlandırır. Ameliyat sonrası hastalar için ömür boyu sürecek katı bir yemek kısıtlaması söz konusu değildir. - Açlık Hormonunun Azalması:
Ghrelin adı verilen açlık hormonu, midenin çıkarılan kısmında yer alır. Bu sayede ameliyat sonrası yeme isteği belirgin şekilde azalır. - Bağırsaklara Müdahale Edilmez:
Bu operasyonda bağırsaklara herhangi bir müdahale yapılmaz, bu da bağırsak tıkanıklığı, kaçak veya kanama gibi komplikasyonların görülme riskini en aza indirir. - Daha Az Yatış Süresi:
Operasyon sonrasında hastanede kalış süresi oldukça kısadır. - Yabancı Cisim Kullanılmaması:
Operasyonda vücuda herhangi bir yabancı cisim veya madde yerleştirilmez. - Mineral ve Vitamin Eksikliklerinin Azalması:
Mide emilimine müdahale edilmediği için ameliyat sonrası mineral ve vitamin eksiklikleri minimum düzeyde olur.
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası
Tüp mide ameliyatı sonrasında hastalar, kapalı cerrahi yöntem kullanıldığı için genellikle konforlu bir iyileşme süreci yaşarlar. Küçük kesiler sayesinde vücutta minimal ağrı olur ve iyileşme süreci hızlı ilerler. Hastalar ameliyattan sonra düzenli olarak 1., 3., 6. ve 12. aylarda kontrol edilirler. Ameliyat sonrası ilk ayda ortalama 20 kg veren hastaların, 1 yılın sonunda fazla kilolarının %80'inden kurtulması beklenir.